Ana sayfaya dönüş

12 EYLÜL 1980 FAŞİST ASKERİ DARBESİNE KARŞI OLMAK (09/2010)

 

12 Eylül 1980 faşist askeri darbesine karşı olabilmek için, onu doğru olarak anlamak,  doğru olarak bilmek ve doğru olarak tanımlamak gerekir. Onu doğru olarak anlamadan, doğru olarak bilmeden ve doğru olarak tanımlamadan, ona doğru olarak nasıl karşı olunacağını bilmek ve ona doğru olarak karşı olmak olanaklı değildir.

12 Eylül 1980 faşist askeri darbesini doğru olarak anlamak, doğru olarak bilmek ve doğru olarak tanımlamak, ona  doğru olarak  nasıl karşı olunacağına da açıklık getirecektir.

Bu askeri darbenin, neden ”faşist” bir darbe olduğunun irdelenmesi, bu yazının konusu dışındadır. Bu yazının konusunun çerçevesi içinde, sadece onu tanımlamak ve adını koymakla yetineceğiz.

 

12 Eylül 1980 faşist askeri darbesine nasıl karşı olunur?

12 Eylül 1980 faşist askeri darbesine karşı olabilmek için, her şeyden önce, insan varlığının yüceliğine, insanın maddi ve manevi varlığının dokunulmazlığına ve tüm insanların eşitliğine inanmak gerekir. İnsanlar arasındaki eşitsizliğin  barış ve özgürlük içinde ortadan kaldırılması için, doğru yolda ve doğru olarak siyasal savaşım vermek gerekir.

12 Eylül 1980 faşist askeri darbesine karşı olabilmek için, demokrasi, laiklik, insan hak ve özgürlüklerini ilkesel ve ödünsüz olarak savunmak; çağdaş ölçü ve güvenceleri ile geçerliliğe kavuşturmak için doğru yolda ve doğru olarak siyasal savaşım vermek gerekir.

12 Eylül 1980 faşist askeri darbesine karşı olabilmek için, darbeyi fiilen gerçekleştiren askeri güçlerin bu fiillerine ve kurulan askeri yönetime; darbe sonrası faşizmi kurumlaştıran yeni anayasal ve yasal düzene; oluşturulan yeni devlet yapısına; faşist darbe yönetiminin politikalarına ve uygulamalarına karşı olmak gerekir.

12 Eylül 1980 faşist askeri darbesine karşı olabilmek için, darbenin arkasındaki gerçek  güçlere,  iç ve dış ekonomik ve toplumsal güçlere; onların çıkarlarını temsil eden ve koruyan siyasal ve ekonomik örgütlere; bu iç ve dış ekonomik ve toplumsal güçlerin çıkarlarına  hizmet eden siyasal iktidarlara, onların politika ve uygulamalarına karşı olmak gerekir.

12 Eylül 1980 faşist askeri darbesinin arkasındaki iç ve dış ekonomik ve toplumsal güçler, emperyalizm ve  yerli işbirlikçi tekelci sermayedir. 12 Eylül 1980 faşist askeri darbesine karşı olabilmek için, emperyalizme ve yerli işbirlikçi tekelci sermayeye; onların çıkarlarını temsil eden ve koruyan siyasal ve ekonomik örgütlere; emperyalizmin ve  yerli işbirlikçi tekelci sermayenin çıkarlarına hizmet eden siyasal iktidarlara, onların politika ve uygulamalarına karşı olmak gerekir.

12 Eylül 1980 faşist askeri darbesine karşı olabilmek için, savaşa karşı olmak gerekir.

 

12 Eylül 1980 faşist askeri darbesine nasıl karşı olunamaz?

İnsanlık onurunu ayaklar altına alanlara; düşüncelerinden dolayı yüz binlerce insanı gözaltına alıp  işkencelerden geçirenlere, onlarcasını işkence ile öldürenlere;  iftira ve tertiplerle hapishanelere  doldurdukları suçsuz insanlara insanlık dışı zulüm yapanlara; insanları sokaklarda, evlerinde yargısız - sorgusuz öldürenlere;  dalkavukluk, uşaklık, köpeklik ederek, faşist askeri darbeye karşı olunamaz ve karşı olunduğu iddia edilemez.

12 Eylül 1980 faşist askeri darbesinin arkasındaki gerçek güç olan emperyalizme ve yerli işbirlikçi tekelci sermayeye, onların çıkarlarını temsil eden ve koruyan siyasal ve ekonomik örgütlere,  dalkavukluk, uşaklık ve köpeklik ederek;  emperyalizmin ve yerli işbirlikçi tekelci sermayenin çıkarlarına hizmet eden siyasal iktidarları, onların politika ve uygulamalarını savunup destekleyerek, faşist askeri darbeye karşı olunamaz ve karşı olunduğu iddia edilemez.

Demokrasi, hak ve özgürlük düşmanı emperyalizmin ve yerli işbirlikçi tekelci sermayenin çıkarlarının siyasal temsilcisi ve koruyucusu siyasal partileri ve siyasal iktidarları, onların politika ve uygulamalarını övüp destekleyerek, faşist askeri darbeye karşı olunamaz ve karşı olunduğu iddia edilemez.

Demokrasi, laiklik, hak ve özgürlük düşmanlığı yaparak, faşist askeri darbeye karşı olunamaz ve karşı olunduğu iddia edilemez .

Halkı, işsizliğe, yoksulluğa, açlığa  mahkum eden politikaları ve uygulamaları savunup destekleyerek, faşist askeri darbeye karşı olunamaz ve  karşı olunduğu iddia edilemez.

Solcu düşmanlığı yaparak, faşist askeri darbeye karşı olunamaz ve karşı olunduğu iddia edilemez.

Şovenizm ve etnik düşmanlık yaparak, faşist askeri darbeye karşı olunamaz ve karşı olunduğu iddia edilemez.

“Darbe,  teröre son vermiş,  kardeş kavgasını önlemiştir.” diyerek, yıllar boyu faşist askeri darbeyi alkışlayıp destekledikten sonra, faşist askeri darbeyi desteklemenin bir yarar  sağlamadığını farkedince, birdenbire görüş değiştirip hiçbir şey olmamış gibi “ 12 Eylül faşizmi” gibi söylemleri sık sık tekrarlayarak, faşist askeri darbeye karşı olunamaz ve karşı olunduğu iddia edilemez.

12 Eylül 1980 faşist askeri darbesinden, gözaltına alınarak, işkence görerek, tutuklanarak, mahkum olup hapiste yatarak, ülkeyi terkedip politik mülteci olarak yurtdışında yaşamak zorunda kalarak çeşitli şekillerde zarar gören birçok solcu, sonradan solculuktan vazgeçip geçmişlerine küfür ve hakaret ederek emperyalizme ve  yerli işbirlikçi tekelci sermayeye; onların çıkarlarının siyasal temsilcisi ve koruyucusu siyasal partilere, siyasal iktidarlara ve ekonomik örgütlere,  dalkavukluk, uşaklık ve köpekliğe başladılar. Her türlü utanma duygusundan yoksun bu satılmış dönekler, bir taraftan eskiden ne kadar büyük solcu olduklarını anlatarak  satış fiatlarını yükseltmeye çalışırken, diğer taraftan da gerekli gördükleri yer ve zamanda solculuk elbisesi giyip yeniden solculuğa soyunmak istemektedirler. Özellikle 12 Eylül 1980 faşist askeri darbesinden söz açılınca, faşist darbeden ne kadar büyük zararlar gördüklerini anlatarak  ona karşı oldukları kanısını uyandırmaya çalışmaktadırlar. 12 Eylül 1980 faşist askeri darbesinin arkasındaki gerçek güçlere, emperyalizme ve yerli işbirlikçi tekelci sermayeye satılıp, onlara, onların çıkarlarının temsilcisi ve koruyucusu siyasal partilere ve siyasal iktidarlara dalkavukluk, uşaklık ve köpeklik ederek, solcu olunamaz ve solcu olunduğu iddia edilemez;  12 Eylül 1980 faşist askeri darbesine karşı olunamaz ve karşı olunduğu iddia edilemez.

Solculuk adına, ilericilik adına, demokrasi, laiklik, hak ve özgürlükleri getirip koruma adına, askeri darbe yapılması için ordu yöneticileri ile ortak örgütlenme ve çalışmalara giderek; faşist cinayet, haraç ve uyuşturucu kaçakçısı suç örgütleri ile ortak örgütlenme ve çalışmalara  giderek, solcu, ilerici olunamaz ve olunduğu iddia edilemez; demokrasi, laiklik, hak ve özgürlük yanlısı olunamaz ve olunduğu iddia edilemez; 12 Eylül 1980 faşist askeri darbesine karşı olunamaz ve karşı olunduğu iddia edilemez.

 

Sermaye sınıfı ve onun siyasal partileri, faşizme, 12 Eylül 1980 faşist askeri darbesine karşı mıdırlar?

Faşizmin tanımlamasından çıkarak bu soruya cevap vermeye çalışalım.

“Faşizm, finans kapitalin en gerici, en şoven, en emperyalist unsurlarının açık terörist diktatörlüğüdür.”

Bu tanımlamaya göre,  faşizmde, finans kapitalin tanımlamada belirtilen unsurlarının çıkarları belirleyicidir. Tanımlamayı biraz daha açarsak, faşizmde,  iç ve dış sömürüden en çok payı, finans kapitalin belirtilen bu unsurları alır.

Faşizmde emeğin sömürüsü, sermaye sınıfının diğer devlet ve hükümet şekillerindeki ile kıyaslanamayacak kadar yoğundur. Faşizmdeki emeğin sömürü koşulları, sermaye sınıfının diğer devlet ve hükümet şekillerindeki koşullarla kıyaslanamayacak kadar sermaye sınıfı için elverişli, işçiler ve diğer çalışanlar için ağır ve korkunçtur.

Faşizmdeki bu emek sömürüsünden, finans kapitalin tanımlamada belirtilen  unsurları  ile beraber diğer finans kapital unsurları ve tekel dışı sermaye kesimleri de  paylarını almaktadırlar. Demek ki, tüm finans kapitalin ve tekel dışı sermayenin, faşizmdeki sömürüde ortak çıkarları vardır. Aralarındaki tek sorun, sömürüden kimin ne kadar pay alacağı sorunudur. Bu sorun, onların aralarında her zaman vardır. Hatta, faşizm tanımlaması içinde yer alan finans kapital unsurlarının kendi aralarında da vardır. Tanımlamadaki finans kapital unsurları ile diğer finans kapital unsurlarını ve tekel dışı sermayeyi birleştiren ortak çıkarlar, onların aralarında her zaman var olan çıkar çelişkilerinden  çok daha  güçlü ve büyüktür. Faşist rejimde, finans kapitalin tüm unsurlarının ve tekel dışı sermayenin ortak çıkarları vardır. Ayrıca, günümüz koşullarında, tekel dışı sermaye, ekonomik ilişkileri ile işbirlikçi tekelci sermayeye tamamen bağımlı hale gelmiştir. O, ekonomik ve siyasal olarak bağımsız bir güç  değildir. Ekonomik temelde tekellere bağımlı olduğu gibi, siyasal temelde de  bağımlıdır.  Siyasal olarak finans kapital ile birlikte hareket etmek zorundadır. Bu bakımdan, sermaye sınıfı ve sermaye sınıfının siyasal partileri, faşizme, 12 Eylül 1980 faşist askeri darbesine karşı değildir.

 

Adalet ve Kalkınma Partisi, faşizme, 12 Eylül 1980 faşist askeri darbesine karşı mıdır?

Adalet ve Kalkınma Partisi yöneticileri, son zamanlarda 12 Eylül 1980 faşist askeri darbesine karşı söylemlerle, darbeye karşı olanların ve darbeden zarar görmüş olanların desteğini, partileri ve politikaları için kazanmaya çalışmaktadırlar.

Adalet ve Kalkınma Partisi, emperyalizmin ve yerli işbirlikçi tekelci sermayenin çıkarlarının siyasal temsilcisi ve koruyucusu bir siyasal partidir. Onların çıkarlarının temsilcisi ve koruyucusu olarak iktidara gelmiş, onların çıkarlarına hizmet eden politikaları savunup uygulamaktadır. 12 Eylül 1980 faşist askeri darbesinin arkasındaki gerçek güç olan bu iç ve dış ekonomik ve toplumsal güçlerin çıkarlarını siyasal olarak temsil edip koruyarak, onların çıkarlarına hizmet eden politikaları savunup uygulayarak, faşizme, 12 Eylül 1980 faşist askeri darbesine,  faşist darbe yönetiminin politikalarına ve uygulamalarına karşı olunamaz ve karşı olunduğu iddia edilemez.

Adalet ve Kalkınma Partisi, 12 Eylül 1980 faşist askeri darbesinin arkasındaki gerçek güçlerin, emperyalizmin ve yerli işbirlikçi tekelci sermayenin çıkarlarının siyasal temsilcisi ve koruyucusu , onların çıkarlarına hizmet eden politikaların savunucusu ve uygulayıcısı bir siyasal parti ve siyasal iktidar olarak, demokrasi, laiklik, hak ve özgürlük yanlısı olamaz ve olduğunu iddia edemez; faşizme, 12 Eylül 1980 faşist askeri darbesine karşı olamaz ve karşı olduğunu iddia edemez.

Bazı eski solcular, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin, demokrasi, laiklik, hak ve özgürlük yanlısı bir siyasal parti olduğunu ilan ederek, ya üye olup parti içinden  ya da üye olmadan parti dışından,  onu, onun politika ve uygulamalarını desteklemektedirler. Bu satılmış dönekler, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin,  demokrasi, laiklik, hak ve özgürlük yanlısı bir siyasal parti olmadığını çok iyi bilmektedirler. Onlar, gerçek dışı bu yanlış iddiayı, kişisel çıkarları için satılmış olmalarının ve dönekliklerinin teorik kılıfı ve gerekçesi olarak kullanmak istemektedirler. Onların döneklikleri ve satılmış olmaları kendi kişisel sorunlarıdır. Bizi ilgilendiren, onlar, bulundukları nesnel konumlarıyla, solcu, ilerici olamazlar ve olduklarını iddia edemezler; demokrasi, laiklik, hak ve özgürlük yanlısı olamazlar ve olduklarını iddia edemezler; 12 Eylül 1980 faşist askeri darbesine karşı olamazlar ve karşı olduklarını iddia edemezler.

Avukat Metin Özdemir

Berlin, 12.09.2010

Ana sayfaya dönüş